Dawn Roberts

Mayıs 13, 2017
Hakkında
Branş
İngilizce
Unvan
İngilizce Öğretmeni, LCF Clubs İzmir Eğitim Koordinatörü
Çalıştığı Kurum
LCF Clubs İzmir
Şehir
İzmir

Dawn Roberts: Eğlenceli Aktivitelerle Öğrenilen İngilizce Kalıcı Oluyor

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıİzmir’in huzurlu semti Bostanlı’nın yemyeşil bir sokağında oldukça mütevazı görünümlü bir eğitim merkezine geliyoruz. İçeri girerken rastladığımız çocuklar ve onları almaya gelen anneleri çok mutlu görünüyor. Güleryüzlü ve samimi bir öğretmen grubu bizi karşılıyor. Röportaja başlamadan önce onlardan kısa bir bilgi alıyoruz. Burası LCF Clubs’ın Türkiye’deki tek şubesi. 1985’te İngiltere’de kurulan LCF Clubs’ın hem birçok Avrupa ülkesinde, hem de Brezilya, Avustralya, Yeni Zelanda ve Çin’de şubeleri var. Toplam öğrenci sayısı on binlerle ifade ediliyor. LCF Clubs’ın İzmir şubesinde hem İngilizce öğretmeni hem de eğitim koordinatörü olarak çalışan Dawn Roberts ile tanışıyoruz. Roberts, kendisiyle ve LCF Clubs ile ilgili sorularımızı içtenlikle yanıtlıyor…

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Yaklaşık 30 yıldır İngilizce öğretmenliği yapıyorum. Öğretmenlik yapmaya İngiltere’de başladım ancak eğitimci olarak en uzun süreyi Türkiye’de geçirdim. Kariyerim ağırlıklı olarak okul öncesi eğitimi odaklı oldu. Ancak anaokulu seviyesinin yanı sıra ilkokuldan üniversite hazırlık sınıflarına kadar uzanan farklı gruplarla çalışma şansım oldu. O nedenle çok çeşitli deneyimler edindim. Hem ders olarak İngilizce öğrettim, hem de var olan müfredatı İngilizce dilinde öğretme şeklinde deneyimlerim oldu. İlkokul eğitiminde eğitsel kaynak/materyal yönetimi konusunda uzmanlık derecem var. Yani küçük çocukları öğrenmeye teşvik edecek malzemeleri yaratma konusunda uzmanım. Malzeme oluşturma konusunda üç yıl süren özel çalışmalarım oldu. Basılmış altı tane çocuk kitabının yazarıyım. Ayrıca yarattığım bazı eğitsel oyuncaklar da piyasaya sürüldü.

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıTürkiye’ye gelişiniz nasıl oldu?

Sıradan bir turist olarak gelmiştim. Aslında tatilde başka bir yere gitmeyi planlamıştım fakat seyahat acentası bana o turun dolu olduğunu söyledi ve onun yerine bana Türkiye’yi önerdi. Ben de tamam dedim. Sonra kendimi tekrar tekrar Türkiye’ye gelir vaziyette buldum. O kadar sıklaştı ki yılda 5-6 kez Türkiye’ye geliyordum. Ülkeye ve insanlarına aşık oldum ve buraya yerleşmeye karar verdim. Burada evlendim, 17 yaşında bir kızım var. Türkiye’deki ortamı çok rahatlatıcı ve doğal buldum. Burası bana sıcak bir yuva hissi verdi. Öyle ki; Türkiye’de bulunduğum şu son 22 sene içerisinde İngiltere’ye sadece bir kez gittim. Artık buralı sayılırım…

 

Türkiye’de nerelerde çalıştınız?

Çakabey Koleji’nde, Bilkent Üniversitesi Hazırlık Okulu’nda, Bilkent Koleji’nde, Işıkkent Eğitim Kampusü’nde çalıştım. İngilizce öğretmenliği, koordinatörlük ve yöneticilik görevlerim oldu. Şu anda da LCF Clubs’ın Türkiye’deki tek şubesi olan İzmir şubesinde çalışmaktayım. Hem derslere giriyorum hem de eğitim koordinatörüyüm.

 

LCF Clubs İzmir’de neler yapıyorsunuz, biraz bahseder misiniz?

Buradaki görevime başlamadan önce LCF Clubs hakkında çok şey duymuştum, o nedenle burada çalışmak bana çok cazip geldi. LCF Clubs’taki uluslararası programı uygularken aynı zamanda yerel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde genişletmek için çaba sarf ediyorum.

 

LCF Clubs’ta hem eğitim koordinatörüsünüz hem de İngilizce öğretmeni olarak derslere de giriyorsunuz. Derslerde nasıl bir yöntem izliyorsunuz?

Burada mümkün olduğunca çok sayıda derse girerek öğrencilerle birebir ilgileniyorum. LCF Clubs’ın eğitim felsefesi, çocukların İngilizce öğrenirken kendilerini farklı anlamlarda da geliştirmesini içeriyor. Ben de öğretmen olarak öğrencilere sırf kitap ve çalışma kağıtları üzerinden bir şeyler öğretmeye karşıyım. Pratik yapmak, konuşmak, aktivite yapmak, keşfetmek, sorgulamak, yaratıcılık… bu gibi yöntemlerinden faydalanmaktan yanayım. Ben derslerimde bu yaklaşımla eğitim veriyorum, burada çalışan diğer öğretmenler de aynı şekilde. Hepimiz aktif öğretmenleriz ve aktif öğrenmeyi sağlıyoruz.

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıBurada sadece yabancı öğretmenler mi bulunuyor?

Aslında hem yabancı öğretmenler hem de çift lisanlı öğretmenler var. Türkçe bilen öğretmen sayesinde çocuklar anlaşıldıklarını hissediyorlar. Sonuçta dil öğrenmeye başlarken henüz o dilin konuşulamadığı bir süre oluyor. O süreçte konuşmakta zorluk çekseler bile anlaşılmak konusunda bir sıkıntı yaşamıyorlar. İngilizceye alışmaları ve rahatça kullanabilmeleri için İngilizceyi olabildiğince çok kullanıyoruz.

 

LCF Clubs’taki İngilizce kursları ile ilgili bilgi verebilir misiniz? Hangi yaş gruplarına programlar var?

2-3 yaş arasındaki miniklere yönelik ebeveynli oyun gruplarımız var. Şu anda sabah bir buçuk saatlik bir program yapıyoruz. Şarkılarla, çember zamanı etkinlikleriyle başlıyoruz. Dans ve hareketi kullanıyoruz. Farklı malzemeler kullanıyoruz, interaktif bir öğrenme ortamı oluyor. Çocukların ailelerinden bir kişi de burada bulunuyor, o nedenle kendilerini rahat hissediyorlar. Hatta aile üyeleri de arada katıldığı zaman onlar da biraz İngilizce öğrenmiş oluyor. O nedenle çocukları evde bir şey yaptığında veya söylediğinde, onun ne anlama geldiğini ya da hangi kapsamda öğrenildiğini biliyorlar. Elişi aktiviteleri de var. Oyun odamızdaki farklı malzemelerle oyunlar oynuyorlar, dolayısıyla sosyal becerileri de gelişiyor.

3-4 yaş arası için anaokulu grubumuz ve 4-5 yaş arası için okul öncesi grubumuz var. Bunlarda yine eğlenceye, yaşayarak-dokunarak öğrenmeye, fiziksel aktiviteye ve konuşmaya yönelik uygulamalar var. Yazma yapmıyoruz, çalışma kağıtları kullanmıyoruz. Ancak zamanı geldiğinde yazma konusunda başarılı olmalarını sağlayacak ön çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Okuma bilen çocuklarla hazır oldukları zaman İngilizce okuma çalışmaları yapıyoruz. Okumayı yeni öğrenen çocuklardan yetişkinlere kadar uzanan geniş bir kitleye hitap edecek bir İngilizce kitaplığı oluşturma çalışmalarımız devam ediyor.

Diğer tüm ara yaş gruplarındaki çocuklarla da okul sonrası programları oluyor. Bu öğrenciler genelde civardaki devlet okullarından geliyor. Tabi farklı yerlerden, farklı okullardan gelenler de var.

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıYetişkin öğrencileriniz kaç yaşlarında?

Her yaştan yetişkin öğrencimiz olabiliyor. Şu anki en yaşlı öğrencimiz altmış dört yaşında.

 

Şirketler de LCF Clubs’tan hizmet alabiliyor mu?

Evet, şu anda birlikte çalıştığımız birkaç şirket var. Öğretmenlerimiz bu şirketlere giderek oradaki çalışanlara eğitim veriyorlar. Dersler konuşma ağırlıklı oluyor ve amacımız onlara ihtiyaçları olan İngilizceyi vermek oluyor. Yani yaptıkları işte en çok neleri kullanmaları gerekiyorsa o konuların üzerinde duruyoruz. Gramer ağırlıklı bir program yapmıyoruz. Yani bazı konuları açıklayabilmek için grameri kullanıyoruz ancak gramer yoluyla eğitim yöntemini kullanmıyoruz.

 

Yaz okulu programınızdan bahseder misiniz? LCF Clubs İzmir olarak önümüzdeki yaz neler yapacaksınız?

Yaz okulu Haziran ayında başlıyor. Farklı zaman dilimlerini kapsayan programlar olacak. Sabah programı, öğleden sonra programı ve tam gün programları olacak. Belli haftaları ya da ayları seçme şansı olacak. Böylece aileler ihtiyaçlarına uygun şekilde bir program yapabilecekler. Yaz okulunda yine eğlenceli aktivitelerimiz olacak. Eğitim kurumu içerisinde çeşitli çalışmalar yapılacak. Bunun yanı sıra spor sahalarına ve yüzme havuzlarına da gideceğiz. Yakın yerlere küçük geziler gerçekleştireceğiz. Okul içerisindeki çalışmalarımızdan biri Destination Imagination olacak. Bunda yaratıcılık, problem çözme becerilerini geliştiren etkinlikler ve inşa etme çalışmaları bulunuyor. Sosyal ve bilişsel becerileri, dil becerilerini geliştiren, birçok unsuru harmanlayan bir program. Çocuklar bir şeyleri keşfedip çözmeye çalışırken çok eğleniyorlar. Yaz okulumuzda sanat ve elişi çalışmaları da olacak. Yani çok dolu bir program ve çocukların çok yönlü gelişimini sağlıyor. Bunların hepsini İngilizce yapıyoruz. LCF Clubs yaz okulu için özetle dil odaklı ve eğlenceli bir program diyebilirim.

 

Yaz okulunuza farklı şehirlerden de kayıt olabilirler, değil mi?

Tabii ki. Öğrenciler yaz okulunda derslerine ve etkinliklerine devam ederken aileler de İzmir’in tadını çıkarabilirler, neden olmasın? İzmir güzel ve turistik bir şehir, burada görülecek çok şey var.

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıLCF Clubs olarak diğer İngilizce kurslarından ne farkınız var? Neden sizi seçsinler?

Öncelikle bulunduğumuz bölgedeki tek dil okulu burası. Gramerle, belli bir kitapla, çalışma kağıtlarıyla eğitim yapmıyoruz. Bir dili gramer yoluyla öğrenebilirsiniz ancak pek doğal bir öğrenme şekli değildir, keyifli değildir. Çocuklar için de verimli bir yöntem değil. LCF Clubs olarak biz daha doğal şekilde, eğlenceli şekilde dil öğretmeyi hedefliyoruz. Pratiğe ve aktiviteye dayalı, konuşmaya dayalı bir yaklaşımımız var. Çocuklar dili rahat bir şekilde öğrenip uygun şekilde kullanabiliyorlar. Dili en doğal haliyle duyup aynı şekilde diyaloglarında kullanma şansları oluyor. Gramer konularını ayrı ayrı öğrenip bir araya getirememek gibi bir olumsuzluk söz konusu değil.

 

LCF Clubs’ın İngiltere’deki merkezinden gelen belli program var sanırım, değil mi?

Evet, bizlere sağlanan uluslararası düzeyde bir program var elbette. Biz bunu alıyoruz, Türklere uyarlayarak kullanıyoruz.

 

Türk ailelerine neler söylemek istersiniz? Herkes çocuğunun İngilizce konuşmasını istiyor ancak maalesef alınan İngilizce derslerine rağmen birçok kişi İngilizce konuşmakta zorlanıyor. Verebileceğiniz ipuçları var mı? Mesela aileler çocuklarıyla evde neler yapabilirler?

Çocuklar bir dili, hazır olduklarında ve rahat hissettiklerinde öğrenebilirler. Bu iki nokta çok önemli. Çocuklarını strese sokacak bir baskı uygulamamalılar. Fazla baskının sonucunda çocuk dil öğrenmekten tamamen soğuyabilir. Dil öğrenmek doğal ve yararlı bir şey olarak algılanmalı. Eğer dil öğrenmelerinin bir amacı, bir anlamı var ise, öğreneceklerdir. Eğer bir anlamı yoksa, sadece geçilmesi gereken bir dersten ibaretse, öğrenemeyeceklerdir. Eğer sırf mecburiyetten ya da aileleri istedi diye öğrenmeye çalışıyorlarsa sonuç pek başarılı olmaz. Aileleri onları İngilizceyi kullanabilecekleri bir ortama götürürlerse işleri kolaylaşacaktır. İngilizcenin doğal olarak kullanıldığı bir ortama gidebilirlerse, o insanlarla tanışıp konuşabilirlerse, öğrendikleri dilin bir anlamı olacaktır. Örneğin tatilde İngilizcelerini kullanmayı deneyebilirler. Bir hedef varsa daha kolay öğrenirler. Oturup bir kitaba başını gömüp bir şeyler ezberlemeye çalışmak keyifli değildir, verimli bir yöntem değildir.

 

Yurtdışına tatile gitme imkânı olmayan, çocuklarını böyle bir merkeze gönderemeyen, İngilizce bilmeyen anne-babalar için neler önerirsiniz? Onlar çocuklarının İngilizce eğitimini nasıl destekleyebilirler?

Türkiye’deki okulların çoğu şu anda gramerle öğretme yaklaşımını benimsemiş durumda. Çocuklar kitaplarda öğrenmeleri gereken birçok konu olduğunu görüyor ve zorlanıyor. Dili doğal bir şekilde benimseme şansları pek yok. Bir ebeveyn olarak, çocuğun o dili doğal şekilde kullanabileceği bir takım durumlar yaratmanız gerekir. Örneğin masal zamanında İngilizce masallar dinletebilirsiniz. Ya da İngilizce videolar izletebilirsiniz. Ama bunları çocukla birlikte yapın. Birlikte yaptığınız bir etkinlik olsun. O zaman çocuğa dayatılan bir şey olmaktan çıkar, mutlu ve sıcak bir paylaşıma dönüşür. Ebeveynler de bazı konuları çocuklarından önce öğrenebilirler. Örneğin renkleri öğrenirler ve daha sonra parkta yürürken gördükleri nesnelerin hangi renk olduğunu söyleme oyunu oynayabilirler. Alışverişe çıktıklarında birçok ürünün ambalajında Türkçe olmayan kelimeler görecekler. Onları birlikte keşfedebilirler. Çevrelerindeki malzemeleri kullanmak, çocukların bunlara farklı şekillerde bakmasını sağlamak, bazı şeyleri oyuna çevirmek ve eğlenceli hale getirmek… bunları öneriyorum.

 

DawnRoberts-EğitimciRöportajıBir eğitimci olarak Türkiye’deki uygulamalara baktığınız zaman, sıkça yapılan bir hata görüyor musunuz?

Genelde “akademik iyidir” şeklinde bir düşünce var. Akademik yaklaşım her zaman iyidir denilemez bence. Akademik öğrenmeye, akademik başarıya tabii ki ihtiyacımız var, ancak özellikle küçük çocuklarda farklı bir yaklaşım gerekiyor. 10 yaş civarında akademik yaklaşım devreye girebilir. Ancak ikinci dilin öğrenilmesi ile ilgili olarak daha küçük çocuklarda aynı yöntemler kullanılmamalıdır. Büyüklerde işe yarayan yöntemleri küçüklerde de uygulamaya bir meyil görüyorum. Ve maalesef giderek daha küçük yaşlara doğru iniyor. Örneğin bugünlerde giderek daha fazla anaokulunda okuma ve yazma çalışmaları yapıldığını görüyorum. Halbuki o yaşta uygun değil. O çocukların daha fazla keşfetmeye, kendilerini ifade etmeye ve oyuna ihtiyaçları var. Bakarak ve öğrenerek değil, yaparak öğrenmeye ihtiyaçları var.

 

Merak ediyorum, Türklerle ilgili size ilginç gelen neler var?

Çok şey var. Türklerin aile odaklı olmaları hoşuma gidiyor. Aileye ait olma duygusu, çocuklara sahip çıkma, birlikte kahvaltı etme gibi şeyler çok hoş. Orada dikkatimi çeken minik bir nokta var; zaman zaman çocuklarına karşı fazla korumacı olabiliyorlar. Bazen çocuklarını biraz bırakmaları, risk almalarına izin vermeleri gerekiyor. Ama dediğim gibi, en çok hoşuma giden şey aileleri hep beraber olması, birlikte vakit geçirmeleri, akrabaların bir araya gelmesi… Bunlar Türk kültürünün çok olumlu yönleri.

 

Otuz yıllık deneyiminizden yola çıkarak genç İngilizce öğretmenlerine bir tavsiye verecek olsaydınız, ne söylerdiniz?

Onlara “öğrettiğiniz konuları öğrendiğiniz kadar, öğrencilerinizi de öğrenin” derdim. Öğrencilerinizi tanımaya, anlamaya çalışın. Kendinizi “konuyu öğreten” değil, “insanlara öğreten” olarak düşünün. Öğrencilerinizin nelere ihtiyacı olduğunu, nelerden hoşlandığını, onları nelerin cezbettiğini, nelerin heyecanlandırdığını bilirseniz, o bilgiyi derslerinizde kullanabilirsiniz. Çocukları kolaylıkla konunun içine çekebilirsiniz. Aslında bunu her yaş grubunda kullanabilirsiniz. Öğrencilerinizin neler yapmayı sevdiğini, neler yediğini, neler dinlediğini bilirseniz, bütün bu bilgileri derslerinizin içeriğine entegre edebilirsiniz. Böylece dersleriniz öğrencileriniz için daha keyifli olacaktır. Aranızdaki empati artacaktır. Öğrenciler, sizin özellikle onlar için zaman ayırdığınızı bilecektir. Her yaş grubu için öğrenciyi yakından tanımayı öneririm.

 

Son olarak ailelere iletmek istediğiniz başka bir şey var mı?

LCF Clubs İzmir şubesi olarak küçük bir dil okuluyuz ama gördüğünüz gibi çok sıcak, hoş bir ortamımız var. Bir aile ortamında, çocukların özgüvenini geliştiren bir ortamda etkinliklerimizi, derslerimizi yapıyoruz. Çocuklar hata yapar, hatta biz çocukların hata yapmasını teşvik ediyoruz. Çünkü hata yapmadan öğrenemezsiniz. Hata yapmak öğrenmenin bir parçasıdır. Çocuklar kendilerine kimsenin bağırmayacağı, ayıplamayacağı bir ortamda, kendilerini rahat hissederek, hata yapma korkusu yaşamadan, gerçekten keyifli bir öğrenme deneyimi yaşayabilirler. Yanlış anlamayın, tabii ki çocuklar kontrolden çıkarak disiplinsiz bir şekilde hareket etsin demiyoruz. Elbette burada çocuklar kontrol altındalar, ama bunu uygun yöntemlerle yapıyoruz. Kimsenin öğrenme ortamından soğumasına neden olmuyoruz. Sınıflarımız kalabalık değil. Bir sınıfta en fazla sekiz öğrenci oluyor. Böylece çocuklarımızı gerçekten tanıyabiliyoruz, onlarla sürekli etkileşim halinde olabiliyoruz ve onları kontrol edebiliyoruz. Özgüvenlerini ve becerilerini geliştirebiliyoruz. Küçük bir eğitim kurumu sayılırız ama büyük planlarımız var. Önümüzde keyifli bir yaz okulu var, bunun için hazırlıklarımız son sürat devam etmekte. Heyecanla çalışmalarımızı sürdürüyoruz, çocuklar bu eğitimlerden faydalandıkça bizler de çok mutlu oluyoruz.

DawnRoberts-EğitimciRöportajı

 

Röportaj ve Çeviri: Gamze Er

Fotoğraflar: Semih Öztürk

Sponsor

LCF Clubs İzmir
LCFClubsizmir-Logo